İnsanda eşitsizlik kanısı oluşturan şeylerden birisi de insanın kendisini yukarıdaki gibi tanımlaması değil de “zeki bir hayvan” olarak tanımlamasıdır. İnsanın diğer hayvanlardan farkı nasıl zekası ise, insanlar arasındaki fark da zekadan ileri gelir. Jacotot insan olarak ben kimim diyor ve aşağıdaki gibi cevaplıyor:

Bakmak istiyor ve görüyorum. Dinlemek istiyor, işitiyorum. Dokunmak istiyorum, kolum uzanıyor, nesnelerin yüzeyinde geziniyor veya içlerine giriyor; elim açılıyor, parmaktarım gevşiyor, uzanıyor, sıkılıyor, irademe itaat etmek için açılıp kapanıyor. Bu dokunma, yoklama ediminde, kendi dokunma irademden başka bir şeyi tanımıyorum. Bu irade ne benim kolumdur, ne elim, ne beynim, ne de dokunma çabam. Bu irade benim; o benim ruhum, kudretim, yetimdir. Bu iradeyi duyumsarım, bende mevcuttur, bizzat ben’dir; itaat edilme biçimimiyse duyumsamam, ancak edimlerden tanırım …

İnsan bir zekanın hizmet ettiği bir iradedir.

Yani ona göre insan olarak ben bir iradeyim ve zeka sadece benim irademe hizmet eden beynin bir hizmeti. O zaman insanlar arasındaki asıl fark, madem kontrol benim irademde, aslında iradeden kaynaklanmaktadır. Çünkü beni kontrol eden şey zekam değil, irademdir. Zekamın alacağı şekli de irademin aldığı kararlar belirler.

Ali Furkan